Sirin’in ilk iki saati boyunca hiç ara vermeden, sürekli “Om Mani Padme Hum” mantrasını mırıldandığı yolculuk 15 saat sürüyor; topu topu 290 kilometre olsa da…
Sirin Butanlı şöförümüz. Ülkesinin geleneksel giysilerinden erkeklere özgü olanını yani Gho giyiyor, dişlerinde parlak kırmızı doma çiğnemekten oluşmuş lekeler var, kibar, güler yüzlü ve oldukça da cana yakın. Neredeyse tüm Butanlılar gibi…
Paro’dan gece saat 4 gibi yola çıkıyoruz ve ilk iki saat boyunca yani gün aydınlanana kadar Sirin kutsal mantrayı mırıldanıp duruyor. Belki de dar ve kıvrımlı Butan yollarında zifiri karanlıkta direksiyon sallarken uyuya kalmama yöntemi bu.
Belki de neredeyse hepsi uyuyan 14 yolcusunu koruyan, Mantra’nın gücü, bilmiyorum.
Neredeyse dedim ama en önde Sirin’in hemen yanındaki koltukta oturan bendeniz hiç uyumuyor, gözlerimi yoldan ayırmadan Mantra’nın tekrarlandıkça melodik bir hal alan tınısını dinliyorum. “Om Mani Padme Hum, Om Mani Padme Hum”.
On beş saatlik zorlu yolculuğumuz Butan’ın Kuzeyindeki Bumthang şehrinde sonlanıyor. Bumtang’a gitme nedenimiz Jambay Lhakhang Drup Festivali ve Dorling Tercham’ı görmek.
Dorling Tercham yani namıdiğer Kutsal Çıplak Dans.
Akşam saatlerinde Bumtang’daki otelimiz Samyae Resort’a kapağı atıyoruz. Yemek sonrası odaya gidip dinlenmektense lobide takılmayı tercih ediyorum. Yukarı çıkarsam uyuyakalabilirim çünkü.
Saat 23’e doğru grup toparlanıyor ve yine otobüsümüzle festival alanına doğru yola çıkıyoruz. Bu kez Sirin çok sessiz, kısa mesafede mantralara gerek yok sanırım.
Saat 23.00 civarı festival alanı, Jampa Lhakhang Tapınağının avlusuna varıyoruz. (Lhakhang zaten tapınak anlamına geliyor, tekrarlamış oluyorum ama olsun…)
Soğuk iliklerimize kadar işliyor. Dans gece yarısı başlayacak denilse de bu konuda bir netlik yok. Gece yarısından itibaren her an başlayabilir. Tapınağın avlusu şimdiden kalabalık. Turistler ve “çoluk çocuk” yerel halk. Evet çocuklar da var…
Yerel halk ve bizden daha akıllı turistler yere oturabilmek için yanlarında minder getirmişler, oturuyorlar. Ama biz akıl edemedik. Soğukta ayakta öylece bekliyoruz. Avlunun ortasında yavaş yavaş yanan büyük bir ateş olsa da soğuğa etkisi pek yok.
Kötü bir ses düzeninden avluya yayılan cızırtıların arasında bir ses sürekli konuşuyor. Rehberimiz Sonam’dan rica ediyorum, bir kısmını çeviriyor:
“Bu dansın çok kutsal olduğunu, dansçıların amatör olduklarını dolayısıyla yaptıkları hareketlerin kötü görünebileceğini, bu dansı ancak sessiz ve konsantre olarak izlersek içerisindeki derin anlamı fark edebileceğimizi, fakat ne olursa olsun törene saygı göstermemiz ve asla gülmememiz gerektiğini” söylüyormuş.
Ve tabii ki fotoğraf veya film çekmek kesinlikle yasak. Bunu defalarca söylüyorlar.
Butan tam bir efsaneler ve masallar ülkesi. Tabii ki bu dansın da bir efsanesi var.
Avlusunda durduğumuz tapınak inşa edilirken bir grup iblis tapınağa musallat olmuşlar. İşlerin aksamasına, tersliklere, kazalara neden oluyorlarmış. Ahali, ne yapmalı diye düşünürken Butan tarihinin önemli figürlerinden Dorji Lingpa’nın aklına parlak bir fikir gelmiş: “Çıplak” dans edip iblislerin ilgisini çekmek. Gençlerin çıplak dansını gören iblislerin dikkatleri dağılmış. Ve Jampa Lhakhang Tapınağı da iblislerin bu zaaflarından yararlanılarak tamamlanmış. Çıplak Dans (Dorling Tercham) da her yıl Ekim ayında kutlanan Jambay Lhakhang Drup Festivalinde yerini almış. Günümüzde bu dansı icra edenler de Bumthang ve civar köylerden gençler…
Gece yarısını biraz geçe önce meydanın ortasındaki ateşe odunlar atılıyor. Polisler kalabalığın arasında fotoğraf makinesi, kamera veya cep telefonu var mı diye son kontrollerini yapıyorlar. Davullar çalmaya başlıyor…
Sonra 10-12 kadar erkek dansçı avluya çıkıyorlar. Mumya gibi sadece gözlerini açıkta bırakacak şekilde başlarına sardıkları beyaz bir bez dışında tamamen çıplaklar. Dondurucu soğukta havaya girmek için önce ateşin etrafında toplanıyorlar. Bir süre ısındıktan sonra dans etmeye başlıyorlar.
Aslında danstan çok bir keşişin büyük bir zille çıkardığı ritme uymaya çalışarak yapılan acemice hareketler gibi. Hatta bazıları sarhoş olabilirler mi diye düşünmeden yapamıyorum.
Bir süre sonra adı dans olup da dans ile pek de alakası olmayan bu ritüel iyice tuhaflaşıyor.
Dansçılardan bazıları ön sırada oturan izleyicilere yaklaşıp organlarını üzerlerine doğru sallıyorlar. Ve ön sıralarda keşişler, yaşlılar, kadınlar ve hatta çocuklar var. O zaman fark ediyorum ki bazılarının cinsel organlarında kurdeleler var.
Yazının burasında erkeklik organıyla yapılan bu hareketin Butan kültüründe kutsanma anlamı taşıdığını belirtmeliyim. Sonuçta hala köylerinde, evlerin duvarlarında bolluk ve bereket getirdiğine inanıldığından fallus resimleri olan bir ülkeden söz ediyoruz.
Dans öncesi cızırtılar arasındaki ses “ne olursa olsun törene saygı göstermemiz ve asla gülmememiz gerektiğini” söylemiş olsa da turistlerden önce Butanlı kalabalık arasında gülüşmeler başlıyor.
Bizler ve diğer turistler ise hala sessiziz. Soğuktan mı, karşımızdaki benzersiz ritüel karşısındaki şaşkınlığımızdan mı yoksa bu eski geleneğe duyduğumuz saygıdan mı bilmiyorum açıkçası.
Bir süre daha sessizce izliyorum.
Avluyu dolduran yerel halkın gülüşmeleri çoğalıp, alay etmeler başlayınca Çıplak Dans’ın içerdiği derin anlamı fark etme şansımız kalmadığını düşünüp bir süre sonra otele geri dönüyoruz.
Zaten hava da çok soğuk.
Bumthang, Butan.
Ekim 2012
Son söz: Tabii ki Çıplak Dans fotoğrafları paylaşmam söz konusu değil. Zaten çekebildiğim fotoğraf da yok. Yazı çok sıkıcı olmasın diye festivalden ve Butan’ın falluslarından bir iki kare daha paylaşarak yazıyı bitireyim.
Bu yazıda geçen bazı konular ve tüm Butan seyahatimi kronolojik olarak yazıyorum, siteden izleyebilirsiniz…